Makina İmalatçıları Birliğinin Tarihi

Anasayfa Makina İmalatçıları Birliği (MİB) Makina İmalatçıları Birliğinin Tarihi

Makine imalatı sektöründe her ne kadar 1980’li yıllarda dernekleşme konusunda bazı girişimler olmuşsa da dönemin koşulları, büyük firmaların sayıca azlığı ve küçük firmaların büyük firmalarla bir araya gelme konusundaki çekinceleri, yapılan girişimlerin başarısızlıkla sonuçlanmasına sebep olmuştur. Fakat, Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) 1989 Yılı İcra Planı’nda sektörün bir birliğe olan ihtiyacını şu sözlerle vurgulamıştır: “Geniş ve dağınık bir görünüm arz eden makine imalatı sektörünün organize bir yapı içinde sorunlarının çözülmesini sağlamak ve gelişmesini sürdürmek üzere Makina İmalatçıları Birliği kurulması için hazırlıklar yapılacaktır.” Bu birliğin kurulması için de Sanayi ve Ticaret Bakanlığı görevlendirilmiş, böylece, çok kısa süre sonra hayata geçecek olan Makine İmalatçıları Birliğinin kurulum sürecinde ilk adım atılmıştır.

MİB’in Kuruluşu

Görevin Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’na verilmesinden hemen sonra, o tarihte Bakanlık Müsteşarlığı görevini yedi senedir üstlenen ve aynı zamanda Makine Yüksek Mühendisi olan Merhum Akın Çakmakçı, sektörün önde gelen temsilcilerini toplar. 25 Mayıs 1989’da yapılan toplantıya Işık Makine’den Şükrü Er, Coşkunöz’den Arslan Sanır, Komsan’dan Atilla Kuzucan ve Asmaş’dan Enver Ünal davet edilir. Müsteşar Akın Çakmakçı, yapılan toplantı sonucunda, “Bu işi alın ve siz yürütün.” diyerek dernek tüzüğünün hazırlanması görevini bu dört kişiye devreder. Bu gelişmenin ardından, bir yandan yurt içinde ve yurt dışında benzer statüdeki derneklerin çalışma kapsamlarını araştıran heyet diğer yandan dernek tüzüğünü hazırlamak için hukukçulara danışır. Hazırlanan tüzük, 1989 yılının 19 Eylül’ünde bakanlığa sunulur ve sekiz ay sonra tüzüğün onaylanması ile Makina İmalatçıları Birliği (MİB) faaliyetlerine başlar. İlk genel kurul da 28 Kasım 1989 yılında gerçekleştirilir.

Makina İmalatçıları Birliği’nin kurucu yönetim kurulunda başkanlığı Şükrü Er, başkan vekilliğini ise İlter Serim üstlenmiştir. Sekreter üyelik görevinde A. Hikmet Yurt ve muhasip üyelik görevinde Vedat Vural hizmet vermiştir. İdris Yamantürk, Ö. Nuri Beşikçioğlu ve Arslan Sanır da MİB Kurucu Yönetim Kurulu’nda üye olarak hazır bulunmuşlardır.

MİB’in İlk Yılları

Kuruluş aşamasını oldukça hızlı gerçekleştiren Makina İmalatçıları Birliği, firmaların üyeliği konusunda önce çekingen bir havayla karşılaşmıştır. Bu çekingenliğin sebebi, sektörde büyük ölçekli firmaların sayısının küçük ölçekli firmalara göre oldukça az olmasıdır. Arslan Sanır, “İçişleri Bakanlığı’na başvurduğumuzda ilk önderlik eden dört firma dışında yalnızca on yedi firma bize katılmıştı” diyor. Bu yüzden, o dönemde MİB’in görev listesinde ilk sırada üye sayısını arttırma çabaları bulunuyordu. Bu bağlamda, her ay düzenli olarak, MİB üyesi olan ya da olmayan, sektördeki bütün firmalara bülten gönderilmesi ve Makina İmalatçıları Birliği’nin çalışmaları hakkında bilgi verilmesi hedeflenmişti. Birlik, ayrıca, her bir üyesinin yaşadığı problemi kendi sorunuymuş gibi benimsiyor ve bu sorunların çözümüyle yakinen ilgileniyordu. Bu da beraberinde üye sayısının artmasını ve mevcut üyelerin MİB’den memnun olmalarını getirmiştir. Böylelikle ikinci yıl üye sayısı 60’lar seviyesine ulaşmış, daha sonra ise 200’e yaklaşmıştır.

Makina İmalatçıları Birliğine Bürokrasinin Verdiği İlk Görev

Hem kuruluşunda hem de kurulduktan sonra bürokrasi ile oldukça yakın ilişkiler yürüten Makina İmalatçıları Birliğine bürokrasi tarafından verilen ilk görev 1991’dedir. O yılın Eylül ayında, DPT tarafından oluşturulan Makina ve Madeni Eşya Özel İhtisas Komisyonu’nun başkanlık görevini MİB adına Genel Sekreter Arslan Sanır üstlenmiştir.

İlk İhracat Hamleleri

90’lı yılların ortası hem sektör hem de MİB için pek çok önemli gelişmenin yaşandığı bir dönemdir. 1994’e kadar Türkiye’de makine imalatçısı firmalar sadece iç pazar için imalat yapmaktadırlar. Fakat, bu tarihte ülkemizin ciddi bir finans kriziyle karşı karşıya kalması, tıpkı 1957-60 arasındaki döviz bunalımında olduğu gibi, makine imalatı sektörüne itici bir güç olmuştur. 1994 yılında döviz kurunun aşırı yükselmesi, ithalatın gerilemesini ve meşhur 5 Nisan Kararları’nın alınması sonucunu doğurur. Alınan tedbirler sonucunda ekonomi kıpırdayamaz hâle gelirken makine imalatı sektörü de bocalama sürecine girer. Sektörün bu krizden çıkış yolu ise, “Acaba dışarıya satabilir miyim?” fikri olur. Bu dönemde MİB’in kapısını iki beklenmedik ziyaretçi çalar.  Bu iki ziyaretçiden ilki birliğin uluslararası ilişkisinin ilk adımını oluştururken diğeri sektörün yurt dışına açılmasında önünde set olarak duran ama sektör tarafından henüz bilinmeyen gelişmenin habercisidir.

Arslan Sanır ilk ziyaretçiyle 1994 yılının son aylarında karşılaşır. Bu tesadüf Genel Sekreter’in Sıhhiye’deki ofise giderken, elinde bir kâğıt, bir yerlere bakınan yabancıya “Nereyi arıyorsunuz?” diye sormasıyla başlar. MİB’i arayan bu kişi İtalyan Takım Tezgâhı İmalatçıları Birliği’nin (UCIMU) bir temsilcisidir. Birliği, 11 Mayıs 1995’te, Milano’da açılacak EMO Fuarı’na katılmaya davet edecektir. İkinci ziyaretçi ise, İGEME’ye o zamanlar danışmanlık yapan Van der Sman’dır. O da bir gün MİB’in kapısını çalar. Birlikle ilgili bazı bilgileri aldıktan sonra Genel Sekreter’e “Makine Direktifi hakkında herhangi bir bilginiz var mı?” diye sorar. Arslan Sanır, “Açıkçası, o güne kadar Makina Direktifi diye bir şey duymamıştık. Van der Sman, konu hakkında kısa bir açıklama yaptıktan sonra, İGEME kütüphanesinde bu konu ile ilgili dokümanların birer fotokopisini getirdi. Benim ve MİB’in Makina Direktifi ile tanışması böyle başladı” diyor.

Konunun yeni yeni ihracata başlayan firmalar açısından çok önemli olduğu anlaşılınca Birlik tarafından hiç vakit kaybetmeden çalışmalar başlatılır. Yurt dışından bu konuda yayınlanan bazı kitaplar, araştırmalar getirilir ve bunlar doğrultusunda hazırlanan kitapçık üyelerle paylaşılır. Hemen ardından da Ankara, İstanbul, Bursa, Eskişehir dahil olmak üzere bazı illerdeki Sanayi Odaları bilgilendirilerek, onların destekleri ve iş birlikleri ile bu illerde makine imal eden MİB üyesi olan veya olmayan sanayicilerin katıldıkları bilgilendirme toplantıları düzenlenir. Hazırlanan kılavuz kitap ise, dağıtılır.

CECIMO’dan Üyelik Daveti

MİB’in gelişmesindeki kritik noktalardan bir diğeri de CECIMO üyeliğidir. Bu üyeliğin gerçekleşmesinde etkili olan faktör ise, Birliğin EMO Fuarı’na katılmasıdır. Birliğin, ikinci kez katıldığı 1997 EMO Fuarı’nda MİB standının CECIMO standının hemen yanında olması, kuruluşun yöneticileriyle tanışma fırsatı yaratır. Bu tarihten bir yıl sonra Amerikan Takım Tezgâhı İmalatçıları Birliği’nin (AMT) daveti ile Chicago’da düzenlenen IMTS Fuarı’na ilk kez katılan MİB yönetimi tarafından, CECIMO Genel Sekreteri Jean Heymans ile kişisel ve sıcak bir ilişki kurulur. Orada tesadüfen CECIMO Genel Sekreteri ile aynı otelde konaklayan Arslan Sanır, fuara az katılımın olması sebebiyle sabah kahvaltısında sohbet etme imkânı bulur. Bu sohbet ile kurulan yakın ilişki sonrasında Jean Heymans, Genel Sekreter’e MİB’in CECIMO’ya üye olmayı düşünüp düşünmeyeceğini sorar ve son yıllarda gelişen olumlu ilişkileri dikkate alarak CECIMO Yönetim Kurulu’na MİB’in üyeliğini kendisinin önerebileceğini söyler. “Bizler CECIMO’yu tanımakla beraber bu kuruluşa üye olunabilmesi için, o birliğin bulunduğu ülkenin AB üyesi olması gerektiğini düşünüyorduk” diyen Arslan Sanır, Jean Heymans’dan böyle bir kuralın olmadığını öğrenmesi üzerine Türkiye’ye döner dönmez bu teklifi yönetim kuruluyla paylaşır. Davet, yönetim kurulunda görüşülür ve kabul edilir.

CECIMO Başkanı Keith Bailey ve Genel Sekreter Jean Heymans, MİB yönetiminden alınan olumlu yanıt sonrasında Ankara’ya gelerek Makina İmalatçıları Birliği’ni ziyaret ederler. Kasım 1999 tarihinde yapılan CECIMO Genel Kurulu’nda, MİB’in asli üye olması, oybirliği ile kabul edilir. “Kuşkusuz” CECIMO üyeliği MİB’in en büyük başarıları arasında yer alır. Çünkü bu üyelik MİB’in başvurusu ile değil, CECIMO’nun daveti üzerine gerçekleşir. Arslan Sanır, yaşanan bu gelişme ile ilgili olarak “MİB’in prestij ve ayrıcalığı olduğunu düşünüyorum” der. O dönemde, ülkemizdeki bazı sektör kuruluşlarının benzer üst kuruluşlara katılmak için başvuruda bulunup, çoğunlukla asli üye değil, gözlemci statüsü ile kabul edilmeleri ve ancak yıllar sonra asli üye olabilmeleri Genel Sekreter’in düşüncesini doğrulayan bir örnektir. Bir diğer örnek de aynı zaman dilimlerinde Romanya’nın da CECIMO’ya üyelik için başvuruda bulunmasına rağmen yapılan inceleme sonrasında kabul edilmemesidir. Bu başarı MİB’in olduğu kadar Türk makine imalat sektörünün de geldiği noktayı göstermesi açısından önemlidir.

Makine ve Aksamı İhracatçıları Birliğinin (MAİB) Kuruluşu

MİB’in sektör için yaptığı en önemli çalışmalardan birisi de makine sektörü ile ilgili ayrı bir ihracatçı birliği kurulması konusundaki ısrarlı davranışıdır. O dönemlerde makine sektörü, İstanbul Maden ve Metaller ihracatçı Birlikleri içinde elektrik elektronikle ilgili Birliğin çatısı altındadır. Makine sektörü ile elektrik elektroniğin ne sorunları ne de pazarları aynıdır. Biri tüketiciye, diğeri yatırımcıya yönelen iki sektörün aynı çatı altında yer almalarının yanlış olduğu fikri MİB tarafından her fırsatta devlet yetkilileriyle paylaşılır. Başarılı ihracatçılara ödüllerin dağıtıldığı bir törende o zamanın Müsteşar Yardımcısı Kürşat Tüzmen’le karşılaşan Arslan Sanır, Kürşat Tüzmen’e “Tır şoförlerine bile plaket verdiniz ama bir tane makinacı yok. Bu sektörü, elektrik elektroniğin içinde tuttuğunuz sürece makina sektörüne manen destek olmuyorsunuz” der ve “Niye bunu ayrı düşünmüyorsunuz?” sorusunu yöneltir. Kürşat Tüzmen’den gelen cevap ise, şu şekildedir: “Zaten çok ihracatçı birliği var. Biz bunları azaltmaya çalışıyoruz. Bir de makina ihracatçıları birliği olmaz”. Her platformda makine imalatçılarının ihracatçı birlikleri içerisinde ayrı bir yer edinmesi fikrini savunan MİB, aldığı tüm olumsuz geri dönüşlere rağmen bu tavrından vazgeçmez. Daha sonra Ankara’da, Orta Anadolu İhracatçı Birlikleri (OAİB) bünyesinde ayrı bir Makine ve Aksamları İhracatçıları Birliği (MAİB) kurulması fikri kabul edilir.

MİB’in kurulduğu ilk 10 yılda mali açıdan ferah bir süreç geçirmemesine rağmen, sektör açısından pek çok başarılı çalışma gerçekleştirir. Birliğin, yurt dışında yaptığı çalışmalar, mali açıdan çok güçlü olunmadığı dönemlerde olduğu için ciddi fedakarlıklarla yapılır. En büyük zorluk, maddi kaynak bulmak olurken, bu dönemde Birlik tarafından Dış Ticaret Müsteşarlığı’na sektör derneklerinin yurt dışı fuar ve toplantılara katılımında teşvik verilmesi önerisinde bulunulur. Fakat bu konuda olumlu adım bu tarihlerden çok sonra atılır.

2000’li Yıllar ve Açılan Yeni Sayfalar

2000’li yıllara gelindiğinde hem Türk makine imalatı sektöründe hem de MİB’in tarihinde yeni sayfalar açılır. Türk makine imalatçısı artık ustalık bilgisiyle yürüyen atölyelerden yurt dışına imalat yapan fabrikalar boyutuna geçer. Sektörde hem ürününe hem de hizmetine güvenen ve dünyadaki muadilleri ile rekabet edeceğine inanan imalatçılar vardır. Ama Türk makinesinin bir Avrupalı ya da yabancı bir ülke tarafından alınabilecek nitelikte olduğu imajı henüz oluşmamıştır.

Bu yüzden MİB’in bu dönemdeki en önemli görevi sektörün ulaştığı noktayı yurt dışına yansıtmak olur. Arslan Sanır’ın, 2000’de katıldığı yöneticiler toplantısında ilginç sorularla karşılaşması bu yüzdendir. “Açık açık söylemeseler bile yöneticilerin Türkiye’nin makine sektörünün düzey bakımından orada yer alıp alamayacağı konusunda tereddütleri vardı” diyen Genel Sekreter, öncelikle delegeleri ikna etmek gerektiğini düşünür. 2001 yılında da Türk makine sektörünün genel durumuyla ilgili sunum yapar. Böylece yabancıların “Türkiye’de bu da mı yapılıyordu!” hayretleriyle karşılaşılacak yeni döneme merhaba denir.

Avrupa Kompresör ve Pnömatik Aletler İmalatçıları Birliği (PNEUROP), 2005’de yazdığı bir yazı ile MİB’i kuruluşa üye olmaya davet eder. Kurulduğundan bu yana aldığı bu ikinci davet, Birliğin uluslararası anlamdaki bir diğer başarısıdır.

“Artık Türk Makine Pazarı Yabancıların Yakın Markajında”

En nihayetinde hızla büyüyen Türk makine pazarı, MİB’in de katkısıyla, yabancı ülkelerin dikkatini çekmeye başlar. Artık yabancı kuruluşlar Türkiye’nin hem makine pazarı, hem de ürünleri hakkında bilgi edinmek istemektedir. Triyeste Ticaret Odası’nın 2006 yılı baharında MİB’i davet ederek ülkemiz makine sektörünü öğrenmek istemesi bu gelişmenin güzel bir örneğidir. Triyeste’deki sanayi kuruluşlarının hemen hepsi 2000’li yılların başına kadar tarımdan iyi para kazanırlar ve bu kazandıkları parayı da sanayiye yatırırlar. Ama ikinci neslin makine sanayisine hiç ilgi duymuyor olması sıkıntılı bir döneme yol açar ve çare arayışlarına girerler.

Triyeste yetkililerinin çıkış yollarından bir tanesi de Türk makine sektörü olur. Arslan Sanır, yapılan davet üzerine Triyeste’deki sanayicilere Türkiye’de makine sektörü ve yatırım yapılacak alanlara dair bir sunum yapar. Fakat buradan bir ortaklık çıkmaz. MİB, aynı yılın Kasım ayında İtalyan Sanayiciler Birliği’nin (CONFINDUSTRIA) daveti üzerine Milano’ya gider. 2010’da TÜSİAD Türk sanayisinin üç kolu tekstil, kimya ve makine hakkında bilgi vermek için Çin’e bir seyahat düzenler. 24-28 Ekim 2010 tarihleri arasında Pekin ve Şangay’da Türk makine sektörü hakkında sunumlar yapılır. Türk makine sanayisine ilgi duyan ve bu sebeple sektör hakkında bilgi almak isteyen son yurt dışı tanıtımlarında ise, İtalya’da Umbria Export için Arslan Sanır tarafından 30 Mayıs 2012’de ve R2B Research to Business forumunda M. Nail Türker tarafından 7 Haziran 2012’de ülkemiz ekonomisi ve makine sanayi hakkındaki bilgiler aktarılır.

Bu websitesi, kullanıcı deneyiminizi geliştirmek için yalnızca zorunlu çerezleri kullanmaktadır. Anladım